Kingdom of Heaven
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Kingdom of Heaven

İki Krallığı Birleştiren Roleplay Sitesi
 
AnasayfaKingdomLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap
Sitemiz yaza bomba gibi bir giriş yapmak üzere hazırlanıyor. Lütfen bekleyiniz.

 

 Eliesha Jenkıns

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Eliesha Jenkıns
Rochford Düşesi
Rochford Düşesi
Eliesha Jenkıns


Mesaj Sayısı : 4
Kayıt tarihi : 22/09/10
Nerden : İngiltere'nin Sarayından

Bilgiler
RP Puanı:
Eliesha Jenkıns Left_bar_bleue85/100Eliesha Jenkıns Empty_bar_bleue  (85/100)
Saygınlık:
Eliesha Jenkıns Left_bar_bleue85/100Eliesha Jenkıns Empty_bar_bleue  (85/100)

Eliesha Jenkıns Empty
MesajKonu: Eliesha Jenkıns   Eliesha Jenkıns Icon_minitimePerş. Eyl. 23, 2010 1:45 am

Ağır adımlarımı hızlandırarak bu sakin sokaktan kalabalık sokağa nihayet adımımı atıyorum. Elimde tuttuğum davetiyeyi neredeyse kırıştıracak vaziyet de tutarak eğlencenin düzenlendiği alana gitmeye çalışıyorum. Sokaktan geçerken enteresan sayılabilecek her türde ki insanların suratlarına bakıyor ve aklımda tutmak için büyük bir çaba sarf ediyorum. Eskiden beri severdim insanları incelemeyi ve onların kimi zaman asık kimi zamansa mutlu yüzlerine bakarak kendimce anlam çıkartır ve o garip suratlarını aklımda tutmaya çalışırdım. Neredeyse yere değecek kadar uzun burunlu ama şık giyinmiş bir adamı geçtikten sonra nihayet Balo salonunun kapısına gelebilmiştim. Elimde ki davetiyeyi korkakça karşımda duran görevliye uzattım ve sakince görevlinin kartı inceleme merasiminin bitmesini bekledim. Görevli ilk önce bana sert sert baktı fakat benim kim olduğumu anlamış olacak ki kıllı ve büyük elini kapının önüne içeri buyur eder vaziyette açtı ve mırıldandı;

‘’İçeri buyurun Bayan Jenkıns.’’

Adamın sert bakışlarına daha fazla maruz kalmak istemediğimden ötürü olsa gerek arkama dahi bakmadan kendimi içeriye attım. Etraf kalabalık ve henüz yeni başlamış olan balonun içkisi yüzünden bazı davetliler sersemlemeye başlamışlardı bile. Bense birkaç güzel giyimli davetlileri görünce hemen kendime, giyimime, kuşamıma baktım. Mor renkli ve düz, fırfırsız olan elbisem esasın da asaletiyle göz kamaştırıyordu. Ama problem onu giyen kişi-yani ben- bu elbiseyi taşıyabiliyor muydu? Biraz daha elbiseme göz gezdirdikten sonra saçma kuruntularımdan kurtulup bu elbiseyi oldukça güzel taşıdığıma karar verdim. Kendimi biraz daha toparladıktan sonra karşımda ki şık masaya geçtim. Siyah deri çantamı masaya koydum ve etrafı süzmeye başladım. İçerisi oldukça havadardı. Elbette ki sosyetenin en önemli ve en saygın isimleri bu balodaydılar. Hepsi en şık kıyafetlerini giyip bu davete katılmışlardı. Bense onların yanında biraz daha sade ama şık olan kıyafetimle gelmiştim. Aslında bu şekilde bu davete katıldığıma pişman değildim. Ben fazla gösterişi sevmediğimden ötürü şık olsam da olur olmasam da olurdu.

Etrafı yavaş yavaş zihnimin en kuytu köşesine kazırken karşımda ki masalardan birinde oturan adamın keskin bakışlarının benim üzerimde olduğunu geç de olsa fark ettim. Böyle şeyler bana ve aileme göre çok yanlıştı. Tabii belki de yanlış anlamışımdır umudu ile dikkatimi başka yöne çekmeye karar verdim. İstediği kadar göz süzse de yinede bakmayacaktım, kararlıydım. Nihayet aklıma ben daha çok küçükken yaşadığım bir olay aklıma geldi. Aslında hatırlamamak için uğraşsam da kendime engel olamıyordum. Yavaş yavaş bütün hatıralar zihnimden çıkıp balo alanını doldurup etrafa yayılıyordu. San ki tüm bunları ben zihnim de canlandırmıyor da bire bir bu olayı yaşıyordum.

8 yaşındayken…


-Dingdong, Dingdongggg!

Devasa büyüklükte olan saatin bütün evi neredeyse ayağa kaldıracak şekilde ötmesiyle babamın az sonra geleceğini fark ettim. Bir haftaya yakın olmuştu eve gelmeyeli. Aslında gelmeseydi belki de bu ev için daha iyi olurdu. Ama yinede içimde ki merhamet duygusu tüm bedenimi kemiriyor ve babamı, sevgili babacığımı çok özlediğimi fark ediyorum. Gözlerimden akan küçük damlacıkları elimin tersiyle savuştururken aklıma takılan şey; 1 hafta önce bu evde ne olmuştu da Annem ile babam kavga etmişti? Daha önce onları hiç kavga ederken görmemiştim ki bu kavga bugüne kadar etmedikleri tüm kavgalara bedeldi. Her zaman sakin olan babam belli ki bu kez sakinliğini koruyamamış ve annemi, canım annemi ölesiye dövmüştü. Aslında affetmemem gerekiyordu ama yapamıyordum işte! Biliyordum ki o geldiğinde boynuna atılıp ‘’Babacığım!’’ diye haykıracaktım. Bugün geleceğini dün akşam haber vermişti bana, ekmek almak için gittiğim fırında. Duyunca çok sevinsem de bunu ona belli etmemiştim. Acaba yaptığıma gücenipte bugün de gelmemezlik yapar mıydı?

-Tak, tak!

İşte yanıtsız sorumun cevabı kapının önündeydi. Yerimde duramayarak hemen kapıyı açtım ve tahmin ettiğim şeyi yapıp babamın boynuna atıldım. Sarı, yumuşak saçları arasında ellerim kayıp giderken, ‘’Baba, babacığım!’’ diye haykırmayı da ihmal etmedim. Babam beni yere bırakıp içeriye geçtiğinde doğrusu karşılamanın pek de güzel olduğunu söyleyemeyeceğim. Benim ve babamın karşısında yüzü hala yara içinde olan annem son derece kızgın ama bir yandan da dokunsan ağlayacak bir vaziyetle bir bana bir de babama bakıyordu. Dün söylememiştim ona babamın geleceğini. Evet, hatalıydım ama iş işten geçmişti çoktan. Odaya uzun süreli bir sessizlik hâkimken arka odalardan birinden çıkan ağabeyim hemen beni kucağına aldı ve beni salona götürdü. Belli ki yine tartışacaklardı ve onlar benim olanları duymamı istemiyorlardı. Ağabeyim neşeli yüzü ile bana gülümseyerek bakıp, ‘’Eliasha, ben dönene dek bu odadan çıkmak yok anlaşıldı mı? Seni küçük yaramaz.’’ Evet, anlamın da başımı sallayınca önüme birkaç oyuncak koyup salondan dışarı çıkıp, onların yanına gitti. Bense olacakları dinlemeye çalışıyordum.

-Ne işin var burada? (Bu annemdi.)

-Ne yani evime, kendi evime gelemeyecek miyim?

-Bundan sonra kendi evine gelmen yasak, evet!

-Sen hangi yüzle bana karşı çıkıyorsun, seni o…

-Hangi yüzle mi? İşte bu yüzle, senin çizdiğin bu yüzle karşına çıkıyorum.

-Hak ettin ama kabul et Marsha, hak ettin.

-Evet, belki hak ettim ama bana bunu yapmaya hakkın yoktu!

-Ne yani aferin sana, çok minnettarım ki beni aldattın mı deseydim?

İşte bu söz en az benim kadar ağabeyimi ve her ne kadar bilse de annemi sarsmıştı. Babam, demek bu yüzden annemi dövmüştü, demek bu yüzden babam ‘’Çocuklarımız ne olacak Marsha, en azından onlara acısaydın!’’ diye bağırıyordu daha bir hafta önce. Babam haklımıydı peki? Bilmiyordum ama şu anda düşündüğüm tek şey; biz ne olacaktık? Kısa süren sessizliği ağabeyim her zaman ki neşeli sesiyle değil de boğuk belli ki ağladığını belli eden bir sesle bozdu.

-Anne, nasıl yaptın bunu?

-Açıklayabilirim oğlum, gerçekten be…

-Açıklama anne, açıklama. Nasıl yaptığını söyle sadece.

-?

-Cevabın yok mu anne? Ya, ben daha 18 yaşındayım, ya Eliasha o daha 8 yaşında. Bize, bana, kardeşime, babama bunu yapmaya hakkın yok tamam mı?

-Ama oğlum, lütfen dinle.

-Hayır, dinlemiyorum. Sen bu evden gidiyorsun, babam ise kalıyor. Anladın mı?

-Evet, tamam ama sadece bir şanş daha…

-Anladın mı anne?

-Peki, tamam anladım.

İşte bu cümle sayesinde annem evi terk edip gitmişti. Bir daha ne ben onu gördüm ne ağabeyim nede babam gördü. Ama daha mutlu olduk, annemsiz olabildiğimiz kadar daha çok mutlu olduk. Bazen aklıma annemin o güzel yüzü geliyordu ama hemen unutup sanki bunlar hiç yaşanmamış gibi davranıyordum.

Şimdi…

Yine aynısını yapıp bu eski çocukluk anısını unutup şimdi ki zamana dönüyorum. Etrafımda ki herkes olağanca mutluluğuyla dans edip, eğleniyorlardı. Bense eğlenmekten pek anlamadığım için masamda oturup bir yandan içkimi yudumluyor, bir yandan da onlara bakıp mutluluklarından biraz çalıp kendime pay çıkarıyordum. Kaçıncı içişimdi bilmem ama epey içmiş olmalıyım ki ağrımaya başlayan başım ve artık bulanık görmeye başlayan gözüm bana pek rahat vermiyordu. Yine de az da olsa görmemin etkisiyle yan masada bana bakan adamın buraya doğru gelmekte olduğunu fark ettim. Sanki buraya gelmiyormuş gibi davranıp başımı önüme eğdim ve ona bakmamaya çalıştım. Ne var ki adam yanıma oturdu ve gülümseyerek beni cezp etmeye çalıştı.

-Merhaba! Balonun eğlencesini hissediyor musunuz?

-Aslında, bu tür yerler pek bana göre değil.

-Nasıl yerler size göredir?

-Bilmem, sanırım sessiz yerler.

-Anlıyorum, tam bir fiyasko!

-Ne? Baksanıza siz beni eleştireceğinize tanımadığınız kişilerin daha doğrusu bayanların masasına oturmasanız nasıl olur?

-Siz de zevk almadığınız partilere gelmeyin o zaman hanımefendi.

-Size ne? Eee, siz hala kalkmayı düşünmüyor musunuz?

-Hayır, canım gece daha yeni başladı. Ama eğer siz isterseniz evinize gidebilirsiniz?

-Ben masadan ne zaman kalkacağınızı sormuştum?

Bu soruyu sorunca hala ismini bilmediğim adam bana oldukça sert bir bakış attı. Sanki onlar evlilermiş de, o kalkmak istiyor ama ben kalkmak istemiyordum. Bakışları bundan daha da ürkünçtü! Ama yanlış bir şey yapmamıştım. Onu masamda istemiyordum, hepsi bu! İstemediğim bir kişi ile tüm gece mi sırf o kalkmak istemiyor diye mahvedecek değildim. Beni bu kez de sert bakışlarıyla süzdü ve kendine ukala bir hava verdi.

-İstenmediğim masada tüm gece mi geçirecek değilim!

-Güzel, o halde artık kendi masanıza geçin.

-Biliyor musunuz? Yalnızca tanışmak istemiştim.

Masadan kalktı ve arkasına dahi bakmadan masasına geçti ancak oturmadan önce bana dönük olan sandalyesini, onun arkasını göreceğim şekilde ters çevirdikten sonra ancak yerine oturabildi. Bense şaşkınlık içinde içkimi yudumlamaya devam ettim. Bir süre sonra nihayet içkimi bitirdim ve artık canımın sıkılmış olduğunu anladım. Daha fazla kalamayacağım için hazırlanıp, siyah deri çantamı da alıp baloyu en erken terk eden kişi oldum. Ben giderken sanki herkes ‘’Saat daha çok erken, niye hemen çıkıyor ki?'' der gibi bana bakıyorlardı. Onlara aldırmadım ve kendimi bu gürültülü ortamdan dışarı attım…
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Judith Valois
Fransa Kraliçesi | Admin
Fransa Kraliçesi | Admin
Judith Valois


Mesaj Sayısı : 17
Kayıt tarihi : 19/08/10
Nerden : Fransa

Bilgiler
RP Puanı:
Eliesha Jenkıns Left_bar_bleue100/100Eliesha Jenkıns Empty_bar_bleue  (100/100)
Saygınlık:
Eliesha Jenkıns Left_bar_bleue100/100Eliesha Jenkıns Empty_bar_bleue  (100/100)

Eliesha Jenkıns Empty
MesajKonu: Geri: Eliesha Jenkıns   Eliesha Jenkıns Icon_minitimePerş. Eyl. 23, 2010 10:43 pm

Yazım yanlışlarınıza rastladım.(-ki ve -de ekleri) Ama sıradan bir kurguyu güzel hale getirebilmişsiniz. Renklendirmeniz hoştu. İki konu arasındaki bağlantıda biraz afalladım. Uzunluk güzeldi.

85
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Eliesha Jenkıns
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Kingdom of Heaven :: Karakter Bilgileri ve RO Dünyası :: Rp Puanlama :: RP Puanlama-
Buraya geçin: